IMF
Küreselleşmenin Ekonomik Yönü
Küreselleşme felsefesinin en önemli kolu ekonomiktir. Bir alıcının ve birde satıcının olduğu pazarda değişim aracı olarak, paraya ihtiyaç vardır. Küreselleşmede önümüze çıkan sorunlardan biri de dünya nüfusunun % 25’ ni teşkil etmesine karşılık, dünya sermayesinin % 80’ inin küreselleşmeyi motive eden batılı ülkelerin (G-7) elinde bulunması problemidir. İleri teknoloji, mal ve hizmet üretimi ile birlikte aynı merkez sermaye gücünü de elinde bulundurmaktadır.
2001 Krizi
Stand-by anlaşmasının ardından 2000 yılında devreye giren istikrar programı büyük çöküşün baş sorumlusuydu. Türkiye döviz kurunun çapaya bağlanmasıyla çıkmaz sokağa girdi. Cari işlemler açığı giderek büyüdü ve yıl sonunda 9.8 milyar dolara çıkarak tarihi bir rekor kırdı. Dolar çapası nedeniyle toplam kısa vadeli borçlar 28.9 milyar dolara, toplam dış borç stoku 114.3 milyar dolara çıktı.
1929 Krizi
Türkiye Cumhuriyeti, ekonomik krizle ilk kez 1929 yılında tanıştı. 1929'da bütün dünyada büyük bir ekonomik bunalım patladı. Buna Türkiye ekonomisinin kendi sıkıntıları ve ilk taksitinin ödenmesi gereken Osmanlı borçları da eklenince ciddi bir "kambiyo krizi" yaşandı. Türk parasının değeri düştü.