Kriz | Konular | Kitaplar

2013 Yılında Türk Çelik Sektörü

2012 yılında % 1.5 oranında artış gösteren dünya ham çelik üretimi, 2013 yılında % 3.1 oranında artışla, 1 milyar 607 milyon tona yükseldi. Sözkonusu üretim artışı, dünya çelik üretimindeki toparlanma eğiliminin devam ettiğine işaret ediyor. Ancak dünya çelik üretimindeki artışta, Çin ve Asya’nın rolüne bakıldığında, dünya genelinde henüz ciddi bir toparlanmadan söz edilmesinin mümkün olmadığı ortaya çıkıyor. 2013 yılında, Çin’in ham çelik üretimi % 6.6 oranında artışla, 779 milyon tona; Asya’nın üretimi ise % 5.3 oranında artışla, 1 milyar 81 milyon tona yükselmiş bulunuyor. 2013 yılında, Çin hariç tutulduğunda, dünya ham çelik üretiminin sabit kaldığı; Asya hariç tutulduğunda ise, % 1.3 oranında gerilediği anlaşılıyor. Asya’daki güçlü üretim artışına karşılık, AB-28, Diğer Avrupa, BDT, Kuzey Amerika ve Güney Amerika’da üretimin gerilediği gözleniyor.
Kriz öncesi olan 2007 yılındaki üretim ile karşılaştırıldığında, 2013 yılında Avrupa Birliği’nin % 21, Bağımsız Devletler Topluluğu’nun % 12, Kuzey Amerika’nın % 10, Güney Amerika’nın % 4.6 oranında daha düşük bir seviyede bulunduğu, buna karşılık, Çin’in üretiminin % 59, Asya’nın üretiminin ise, % 43 oranında daha yüksek olduğu anlaşılıyor. 2007-2013 döneminde, dünya ham çelik üretimi % 19.2 oranında artarken, Çin hariç dünya ham çelik üretiminin % 3.6; Asya hariç dünya ham çelik üretiminin % 10.7 oranında gerilemiş olması, Çin ve Asya’nın dünya ham çelik üretiminde oynadığı sürükleyici rolün devam ettiğini gözler önüne seriyor.
2013 yılı itibariyle, kriz öncesi döneme kıyasla üretimi en fazla gerileyen bölge, 2007 yılındaki 210 milyon tonluk üretimine karşın, 2013 yılında 166 milyon ton üretim gerçekleştirebilen Avrupa Birliği oldu. En büyük ham çelik üreticisi ülkeler sıralamasında, dünya ham çelik üretiminde % 49 oranında payı bulunan ve üretimini % 6.6 oranında artışla 779 milyon tona yükselten Çin Halk Cumhuriyeti, açık ara ilk sıradaki yerini korudu. Çin’in ardından, 111 milyon ton ile Japonya ve 87 milyon ton ile ABD yer aldı. 2013 yılında üretimi % 3.4 oranında düşüşle, 34.65 milyon tona gerilemesine rağmen, Türkiye sekizinci sıradaki yerini muhafaza etti. 2011 ve 2012 yıllarında, en büyük 10 çelik üreticisi arasında üretimi en hızlı artan ülke konumunu elde eden ve son 10 yıllık dönemde, Çin ve Hindistan’ın ardından, üretim artış hızında üçüncü sırada yer alan Türkiye, 2013 yılında, üretim artış oranı bakımından Güney Kore’nin ardından, en kötü performansı gösteren ikinci ülke oldu.

Ham Çelik Üretimi
2011 yılından itibaren ham çelik üretimindeki artışı yavaşlama eğilimi gösteren Türkiye, 2013 yılına üretim artışı beklentisi ile girmişti. Yıla % 6.8 oranındaki üretim düşüşü ile başlayan çelik sektörünün rekabet gücü, çelik sanayimizin temel girdisi konumunda bulunan hurda ve mamul fiyatları arasındaki marjın daralmasından zarar gördü. Yılın son çeyreğinde bir miktar toparlanma eğilimi gösteren ham çelik üretimi, Aralık ayında bu defa ülke genelinde elektrik enerjisi arzında yaşanan sıkıntıların çelik sektörünün enerjisinin kesilerek aşılmaya çalışılmasından olumsuz yönde etkilendi. 2013 yılının tamamında, Türkiye’nin çelik üretimi artmak bir yana, beklentilerin tersine % 3.4 oranında düşüşle, 34.65 milyon tona geriledi. 2013 yılında, kütük üretimi % 2.8 oranında düşüşle, 26.3 milyon tona; slab üretimi ise, % 5.3 oranında düşüşle, 8.36 milyon tona düştü. 2010 ve 2011 yıllarındaki yüksek oranlı artışların ardından, 2012 yılında % 9 oranında gerileyen slab üretimi, yassı çelik piyasalarındaki olumsuz gelişmeler, keskinleşen rekabet koşulları, bazı Uzak Doğu ülkelerinin haksız rekabete neden olan ihraç satışlarını arttırmaları ve bazı komşu ülkelerin düşük kalitedeki ürünlerini Türkiye’ye ihraç etmelerinden olumsuz yönde etkilendi.
2013 yılında, ağılıklı bir şekilde hurda tüketerek üretim yapan elektrik ark ocaklı tesislerin ham çelik üretim miktarları % 6.9 oranında gerilerken, demir cevheri girdisine dayalı üretim yapan entegre tesislerin üretimleri % 6.5 oranında artış gösterdi. 2013 yılında, toplam ham çelik üretiminin % 76’sı kütükten oluştu. Yöntemler itibariyle ise, toplam üretimin % 71’i elektrik ark ocaklı tesisler tarafından gerçekleştirildi.
Üretimdeki sözkonusu gerilemeye rağmen, önceki yıllarda göstermiş olduğu yüksek performans sayesinde, 2007 yılındaki seviyesine kıyasla Türkiye, ham çelik üretimini % 35 oranında yükseltti. Sözkonusu üretim artışı, üretimini % 61 oranında yükselten Çin Halk Cumhuriyeti ve % 49 oranında arttıran Hindistan’ın ardından üçüncü en yüksek oranı ifade ediyor.

Kapasite ve KKO
2013 yılında % 1.2 gibi son yıllara kıyasla oldukça düşük bir oranda artış gösteren Türkiye’nin ham çelik üretim kapasitesi, 49.04 milyon tondan, 49.6 milyon tona yükseldi. Toplam kapasite içerisinde elektrik ark ocaklı tesislerin payı, % 76 seviyesine ulaştı. Kapasitedeki artışın sınırlı da olsa devam etmesine karşılık, üretimin gerilemesi nedeniyle, kapasite kullanım oranı yavaşlama eğilimini sürdürdü. Dünya Çelik Derneği verilerine göre, 2012 yılında % 76.2 seviyesinde bulunan dünya çelik sektöründeki kapasite kullanım oranı, 2013 yılında % 78.1’e yükselirken, Türk çelik sektörünün kapasite kullanın oranı, % 75’ten % 70’e gerileyerek, dünya ortalamasından 8 puan daha düşük bir seviyede kaldı. Slab üretiminde ise, kapasite kullanım oranı 2012 yılındaki % 56 seviyesinden, % 53 seviyesine geriledi. Slab kapasitesinin yarısına yakın bir kısmının atıl durumda kalmasında, girdi maliyetlerindeki yükselişin elektrik ark ocaklı tesislerin rekabet güçlerini olumsuz yönde etkilemesinin yanında, ithalatın % 141 oranında artmış bulunması da etkili oldu.

Nihai Mamul Üretimi & Tüketimi
Sektörün nihai mamul üretimi, yarı mamul ithalatındaki % 61.4’lük artışın sağladığı destek sayesinde, ham çelik üretiminin gerilediği bir ortamda, % 6.2 oranında yükselerek, 36.4 milyon tona ulaştı. Böylece nihai mamul üretimi, ilk kez ham çelik üretiminin üzerinde bir seviyede gerçekleşti. 2013 yılında, uzun ürün üretimi % 5.1 oranında artışla, 26.54 milyon tona, yassı mamul üretimi ise, % 9.2 oranında artışla, 9.9 milyon tona yükseldi. 2013 yılında nihai mamul üretiminin % 72.9’u uzun ürünlerden, % 27.1’i yassı ürünlerden oluştu.
2013 yılında, Türkiye’nin nihai mamul tüketimi ise, dünya genelinde oldukça yüksek sayılabilecek bir seviye olan % 10 oranında artış gösterdi ve 31.3 milyon tona ulaştı. 2013 yılında genellikle inşaat sektörü tarafından kullanılmakta olan uzun ürünlerin tüketimi % 12.3 oranında artışla, 16.67 milyon ton, yassı ürünlerin tüketimi % 7.4 oranında artışla, 14.63 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. Yassı mamul tüketimindeki artış hızının düşük seviyede kalması, imalat sanayinin büyümesindeki yavaşlamanın bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Diğer taraftan, 2005 yılında % 40 seviyesinde bulunan Türkiye’nin yassı ürün üretiminin tüketimini karşılama oranı, 2013 yılında % 67 seviyesinde gerçekleşti. Uzun ürünlerde, üretimin tüketimi karşılama oranı, 2012 yılındaki % 170 seviyesinden 2013 yılında % 159’a geriledi. Toplam çelik ürünlerinde ise Türkiye, 2013 yılında ürettiği çeliğin yaklaşık % 86’sı kadar çeliği iç piyasasında tüketti. Bu yönüyle, 2013 yılında da Türkiye ihtiyacından fazla çelik üretmeye devam etti.

Ekonomi
2011 yılındaki % 8.8 seviyesinden, 2012 yılında % 2.2’ye gerileyen Türkiye ekonomisindeki büyümenin, 2013 yılında % 4 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
2013 yılında enflasyon, 2012 yılındaki seviyesine kıyasla bir miktar yükselmesine ve özellikle yılın son çeyreğinde ekonominin göstergelerindeki bozulma eğilimine rağmen, yılı tek haneli rakamlarda tamamladı. Yılsonu itibariyle, ÜFE % 6.97, TÜFE ise % 7.40 seviyesine yükseldi. 2013 yılında, Türkiye’deki işsizlik oranı, % 10 seviyesinde gerçekleşti.
2013 yılında ihracatın % 0.4 oranında düşüşle, 151.8 milyar dolara gerilemesinin ve ithalatın % 6.4 oranında artışla, 251.7 milyar dolara yükselmesinin de etkisi ile, dış ticaret açığı % 18.7 oranında artışla, 84.1 milyar dolardan, 99.8 milyar dolara yükseldi. Dış ticaret açığındaki yüksek oranlı artış, ekonominin en kırılgan noktası olarak gösterilen ve 2012 yılında 47.8 milyar dolar düzeyinde bulunan cari açığın, 2013 yılında % 36.1 oranında (17.3 milyar dolar) artışla, 65 milyar dolara yükselmesine yol açtı.

İhracat
2013 yılında, demir çelikten eşya ve boru ürünleri de dahil olmak üzere, Türkiye’nin toplam demir çelik ürünleri ihracatı, miktar açısından % 6.3 oranında düşüşle, 20.3 milyon tondan, 19.0 milyon tona; değer açısından ise, % 7.8 oranında düşüşle, 17.1 milyar dolardan, 15.8 milyar dolara düştü. 2013 yılında kütük ihracatı % 47 oranında düşüşle, 1.56 milyon ton civarına gerilerken, yassı mamul ihracatı, özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki toparlanma eğiliminin de etkisi ile % 27 oranında artışla, 2.36 milyon tona yükseldi. Türkiye’nin en fazla ihraç ettiği ürün grubu olan uzun ürünlerin ihracatı % 3.3 oranında düşüşle, 11.33 milyon tona geriledi. 2013 yılında Türkiye’nin toplam çelik ürünleri ihracatının % 60’ı uzun ürünlerden, % 12’si yassı ürünlerden, % 10’u boru ürünlerinden ve % 8’i yarı ürünlerden oluştu.
2013 yılında, % 30 oranında artışla, 3.3 milyon ton çelik ürününün ihraç edildiği AB bölgesi dışındaki tüm bölgelere yönelik ihracatta gerileme yaşandı. Türkiye’nin en büyük çelik ürünleri ihraç pazarı konumunda bulunan Orta Doğu ve Körfez bölgesine yönelik ihracat, % 15.4 oranında düşüşle, 7.58 milyon tona, Kuzey Afrika’ya yönelik ihracat ise, % 4.7 oranında düşüşle, 2 milyon tona geriledi. 2013 yılında Türkiye, toplam çelik ürünleri ihracatının % 67 oranındaki kısmını, AB28, Orta Doğu & Körfez ve Kuzey Afrika’ya yaptı.

İthalat
Üretim ve ihracattaki gerilemeye karşın, 2013 yılında, Türkiye’nin toplam çelik ithalatı miktar açısından % 25.4 artışla 14.86 milyon ton; değer açısından % 14.1 artışla, 12.82 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. 2012 yılında % 56 oranında artış gösteren yarı mamul ithalatı, 2013 yılında % 61 oranında ilave artışla, 5.4 milyon tona ulaştı. Özellikle yerli üretimdeki rekabet gücünün zayıflaması nedeniyle, slab ithalatı % 141 gibi rekor oranda artış göstererek, 2.3 milyon ton seviyesine yükseldi. Türkiye’deki yassı çelik üretim kapasiteleri kullanılamaz iken, yassı mamul ithalatı ise, % 10.4 oranında artışla, 7.1 milyon ton ile yeni bir rekor seviyeye ulaştı. Yassı çelik ithalatının yüksek seviyesini sürdürmesi, başta AB olmak üzere, temel yassı çelik ihraç pazarlarının yeterince canlanamamış olması, bazı ülkelerin rekabetçi ve zaman zaman dampingli fiyatlarla piyasalarımıza girmesi, yurtiçi üretimi de baskı altında tuttu. Yurtiçi tüketimin iki misline yakın kapasitenin bulunmasına rağmen, uzun ürünlerde de 1.5 milyon ton civarında ithalat gerçekleştirdi.
Bölgeler itibariyle bakıldığında, Türkiye’nin üretimindeki gerilemeye karşılık, tüketimindeki güçlü artış nedeniyle, AB ve BDT’den yapılan ithalatın artış eğilimini sürdürdüğü görüldü. 2013 yılında AB’den yapılan ithalat % 16 oranında artışla, 6.06 milyon tona, BDT’den yapılan ithalat % 39 oranında artışla, 6.6 milyon tona yükseldi. Uzak Doğu ve Güneydoğu Asya’dan yapılan ithalat da % 6.9 oranında artışla, 1.5 milyon tona ulaştı. 2013 yılında Türkiye toplam çelik ithalatının % 85’ini AB ve BDT ülkelerinden gerçekleştirdi.

Çelik Ticaret Dengesi
2013 yılında, 15.8 milyar dolar ile Türkiye’nin toplam ihracatının % 10.4 oranındaki kısmını oluşturan çelik ürünlerinde, ihracatın ithalatı karşılama oranı, % 153’ten % 123 seviyesine geriledi. Türkiye’nin çelik ürünleri ihracatının ithalatını karşılama oranının 30 puan birden gerilemesinde, yarı ürün ihracatındaki % 48 oranındaki gerilemeye karşılık, ithalatının % 61 oranında artması yanında, mamul ihracatındaki % 7.9 oranındaki gerilemeye karşılık, ithalatının % 26 oranında yükselmesi etkili oldu.
2013 yılında Türkiye’nin net ihracatı, miktar bazında 8.4 milyon tondan, 4.1 milyon tona, değer açısından ise 5.9 milyar dolardan, 3.0 milyar dolara geriledi.
Diğer tüm bölgelere yönelik demir çelik ürünleri dış ticaretinde fazla veren Türkiye, AB ve BDT ülkeleri ile demir çelik ürünleri dış ticaretinde açık vermeye devam etti. 2013 yılında, AB’den yapılan net demir çelik ürünleri ithalatı 2.4 milyar dolardan, 2.5 milyar dolar, BDT’den yapılan net ithalat ise, 1.7 milyar dolardan, 2.4 milyar dolar seviyesine yükseldi.

Hammadde
Ham çelik üretiminin % 3.4 ve elektrik ark ocaklı tesislerin üretiminin % 6.9 oranında azaldığı 2013 yılında, toplam hurda tüketimi % 6.1 oranında düşüşle, 30.4 milyon tona geriledi. Sözkonusu tüketimin % 12 oranında düşüşle, 19.73 milyon tonu ithalat yolu ile karşılanırken, iç piyasadan tedarik edilen hurda miktarı % 7.4 oranında artışla 10.7 milyon tona ulaştı. Bu sayede, yerli hurdanın toplam hurda tüketimi içerisindeki payı 4 puanlık artışla, % 35’e yükseldi. 2013 yılında, Türkiye hurda ithalatının % 54’ünü AB’den, % 26.2’si ABD’den ve % 10.4’ünü Rusya’dan olmak üzere, % 90’ını 3 bölgeden gerçekleştirdi.
2013 yılında en büyük hammadde ithalat kalemi olan 7.5 milyar dolar tutarındaki hurdanın yanında, 1.16 milyar dolar tutarında 8.2 milyon ton demir cevheri, 414 milyon dolar tutarında 983 bin ton pik demir, 550 milyon dolar tutarında 419 bin ton ferro alyaj ve 811 milyon dolar tutarında 5.1 milyon ton koklaşabilir kömür olmak üzere, toplam 10.6 milyar dolar tutarında girdi ithalatı yapıldı.

Beklentiler
2014 yılında, çelik sektörünün göstereceği performansta, 2013 yılında olduğu gibi sektörün rekabet gücü, iç talebin seyri, ihraç piyasalardaki toparlanma ve ürünlerimizin ihracatına karşı alınan sınırlayıcı önlemler gibi etkenlerin belirleyici olacağı değerlendiriliyor. Ancak genel olarak bakıldığında, sektörün ham çelik üretiminin % 8 civarında artışla, 37.4 milyon tona; 2013 yılında % 6.3 oranında düşüşle, 19 milyon ton seviyesinde gerçekleşen ihracatın, 2013 yılındaki kayıplarını da telafi edecek şekilde, 2014 yılında % 8 civarında artışla, 20.5 milyon tona çıkacağı, sağlanacak ithal ikamesi sayesinde, 2013 yılında rekor düzeyde artış gösteren ithalatın, 2014 yılında % 6 civarında gerileyeceği tahmin ediliyor. 2013 yılında % 10 gibi dünya genelinde oldukça yüksek sayılabilecek bir oranda artışla, 31.3 milyon tona ulaşan Türkiye’nin çelik tüketiminin, 2014 yılında %6 civarında artışla, 33 milyon tonu aşacağı öngörülüyor. Sektörün göstereceği performansta, ihraç pazarlarındaki toparlanmalar kadar, sektörün üzerindeki rekabet gücünü düşüren fon ve kesinti uygulamalarına son verilmesi de hayati önem taşıyor.

Konular