AHÎ VE AHÎLİK TEŞKİLATI

İslâm'ı yaşayan cemiyetlerin, iktisadî, ictimaî, idarî ve kültürel dokularını tahlîle tâbi tuttuğumuzda, farklı hayat görüşlerine sahip toplumlara da ışık tutacak tablolarla karşılaşırız. Ahîlik teşkilatı da bunlardan biridir. Ahîlik, yani meslek kardeşliği...

Bilindiği üzere "Ahî" arapça bir kelime olup, "kardeşim" demektir. Âdeta; "Ey Allâh'ın kulları kardeş olunuz", "Müslüman Müslüman'ın kardeşidir" hadîs-i şeriflerinden ve "Mü'minler birbirleriyle ancak kardeştirler..."âyet-i kerimesinden mülhem vücut bulmuş bir müessesedir.

Cemiyette gittikçe yaygınlaşan ahlâkî çöküntünün, iktisadî ve ictimaî bunalımların ve umûmen yaşanan sıkıntı ve kirliliklerin önüne geçilebilmesi için, bugün uhuvvet ve rûhunun olgunlaştırdığı "Ahîlik Teşkilatı"na ne kadar muhtacız...
Ahîliğin dinimizden neş'et eden bütün temel esaslarının yazıldığı kaynaklara "Fütüvvetnâme" denilmektedir.

Bir mevzuat şeklinde tazim olunan "Fütüvvetnâmeler"de, esnaf birliklerinin nasıl davranacakları kâidelere bağlanmıştır. Bu teşkilata girecek olanların, yazılı esasları yerine getirme mecburiyeti vardır. Esnaf ve tüccarda aranan temel vasıflar ise şöyle sıralanmaktadır:

Vefa, doruluk, emniyet, cömertlik ve tevâzu gibi hasletlere sahip olmak, ihvâna (meslek kardeşlerine) nâsihat etmek, affedici-bağışlayıcı olmak... Başkasının kazanç ve malında gözü olmamak... Kazanç ve kârda başkalarını kendi nefsine tercih etmek... Helâl kazanca riâyetle aza kanaat ve sabır göstermek... Kaliteli mal üretip hîle ve aldatmaya tevessül etmemek...

İçki, zina, yalan, gıybet, hîle ve gabin (alış-verişte) aldatma gibi çirkin ve nâhoş fiiler ise, meslekten atılmayı gerektiren suçlardandı.

Anadolu'da Ahîlik'in kurucusu olarak bilinen Şeyh Nasîruddin Mahmud el-Hûyi (k.s.) bilâhere "Ahî Evran"adıyla anılmıştır. Ahî Evran (Ö. 1262) I.Alâeddin Keykûbat zamanında; şeyh, mürid, usta, çırak, kalfa, v.s. münâsebetlerini düzenleyen çalışmalarda rehberlik etmiştir.

Anadolu Selçukluları'ndan sonra, Osmanlı Devleti'nin kurulmasında da Ahîlik teşkilatı'nın tesiri büyüktür. I. Murad şed (kuşak) bağlamış, Ahîlik yemin ve akitlerine bağlılık sözü vermiştir.

Hz. Fâtih dönemine kadar büyük bir siyasî güç ve otorite olan onun dönemiyle birlikte esnaf birliklerinin işlerini düzenleyen bir meslek teşekkülü hâline geldi. Onsekizinci yüzyıldan yirminci yüzyıl başlarına kadar Gedik-Lonca adıyla anılan Ahîlik, temel hususiyetleri ve değerleri itibariyle günümüze kadar ismen de olsa devam edegelmiştir. Evet, maalesef ecdâdımıza ait bütün değerlerin sadece ismen günümüze taşınması gibi, Ahîlik de ancak ismen taşınmaya mahkûm olmuştur. Halbuki ne kadar da muhtacız esnafın kardeşçe dayanışmasına...

Ticarette, zanaata, ziraate, çıraklıkta, kalfalıkta, ustalıkta, üstadlıkta; sevgiye, sevmeye, sevilmeye, hürmete ve saygıya ne kadar hasretiz.

Bu vesîle ile her sene ekim ayının ikinci haftasında kutlanan "Ahîlik Teşkilatı"anlayışının cemiyetimizde tekrar filizlenip yeşermesini Cenâb-ı Hakk'dan niyâz ederiz.

Fazilet Takvimi