Umudu küreselleştirme, mücadeleyi küreselleştirme zamanı

Dünyada kriz gündemde, Türkiye’de de krizle yatıp krizle kalkıyoruz. Moraller bozuk, karamsarlık had safhada. Sanki kriz yoksulların kriziymiş gibi emekçilerden üzülenler tahminlerin üstünde. Bu anlaşılır bir şey. Çünkü üzüntüden çok kaygı duyuyor emekçiler ve yoksullar. Emekçiler dönüp dolaşıp bu krizin faturasının önlerine geleceği biliyor, tedirginliği bu yüzden.
Dünyada sadece kriz melaneti yok oysaki. Latin Amerika’da güzel şeyler de oluyor. Kapitalist dünyada yaşananların tersine kapitalizme karşı arayışlar ve mücadeleler yoğunlaşıyor. Ekvator’un lideri Rafail Correa’nın ‘devrim’ diye nitelediği anayasa paketi halktan onay aldı. Oyların %80 sayımına göre referandumda yüzde 64 ‘evet’ oyu kullanıldığı haberleri geliyor okyanus ötelerinden.
Corea, seçim öncesi paketi “21. yüzyılın sosyalizmi” diye nitelemişti. 21. yüzyılın sosyalizmi olarak sunulan Ekvator’un 444 maddelik anayasasından birkaç maddeyi izninizle buraya alayım. Anayasa, petrol ve maden gibi kilit endüstrileri kontrol etmeyi, tekelciliği kırmayı, dış borçları yasadışı ilan edebilmeyi, atıl arazilerin kullanılması, eşcinsel evliliğe ve kürtaja geçit vermeyi öngörüyor. Yeni anayasa gereği ülkedeki bütün yabancı askeri üsler kapatılacak. ABD’nin uyuşturucu ile mücadele adı altında kullandığı liman kenti Manta’daki hava üssünü boşaltmak zorunda kalacağı anlamına geliyor.[12] Al şimdi küresel kapitalizmin merkez ülkelere serbest, çevre ülkelere yasak serbest piyasa yanlısı norm ve kuralları ile Corea’nın anayasa maddelerini vur birbirine hangisi yoksullardan ve emekçilerden yana.
Gezegenimizin Corea’da temsilini bulan güzel yüzü daha umut veriyor, değil mi? Şimdi umudu küreselleştirme, mücadeleyi küreselleştirme zamanı.
Yalnız, Corea’nın kendisini üst üste seçilmesine olanak tanıyan anayasa maddesinin meşruluğunun tartışılmaya, Avrupa Birliği benzeri bir birliğe yönelmiş olan Latin Amerika ülkelerinin birlik olma ilkeleri ve bu cephede daha bir dizi gelişmeler yakın takip izlenmeyi gerekli kılıyor.
Bakın sermaye yaşadığı/yaşattığı krizin tazminini istiyor. Bütün yayın organları onları yazıyor, dileklerini dillendiriyor. Televizyon kanalları okyanus ötesine ardı ardına bağlanıyor, krizin nabzını tutuyor.
Yoksullar ve emekçiler ise başlarına gelecekleri bekliyor. Sadece bekliyor. Yoksullar ve emekçiler hiç olmazsa bu krizde sessizliğini bozabilir (mi), onlar da daha fazla sosyal hak talebiyle ortaya çıkabilir (mi) ABD’nin emekçi halkı gibi. Çünkü emekçilerin ve yoksulların daha fazla sosyal hak istemeleri kurtuluşları ve gezegeninin kurtuluşu olacaktır.

[1] Küresel krizin nedenleri- Mahfi Eğilmez, 23 Eylül 2008 Radikal
[2] Mustafa Kemal Çoşkun; “Evet, Karl Marx haklıydı!” 3.10.2008, Radikal Gazetesi
[3] Korkmaz İlkorur; “Kriz ve yönlendirme”, 23 Eylül 2008, Radikal
[4] Koray Çalışkan; “2008 krizi farklı”29 Eylül 2008 BirGün Gazetesi
[5] Radikal Gazetesi, 30 Eylül 2008
[6] “Tam çöküş değil” 23 Eylül 2008, Cumhuriyet
[7](http://.army.mil/istitution/leaders/modplon/index.html”www.army.mil/institution/leaders/modplan/idex.htlm) Aktaran: Ergin Yıldızoğlu; “İki ‘Paketin’ Hikâyesi”, GLOBAL polikültür köşesi, 1Ekim 2008, Cumhuriyet
[8] Mary Kaldor’un Open Democracy sitesinden. Aktaran: Ergin Yıldızoğlu; “İki ‘Paketin’ Hikâyesi”, GLOBAL polikültür köşesi, 1Ekim 2008, Cumhuriyet
[9] 1 Ekim 2008, Radikal Gazetesi
[10] nobailout.org
[11] 1 Ekim 2008, Radikal Gazetesi
[12] Radikal, 30.09.2008