Kriz emekçiler cephesinden sorgulanmaya muhtaç

Dünya ekonomisi büyük dış açıklara karşı büyük dış fazlaları biriktiriyor. Dengesizleşiyor. Her geçen zamanda dengesizlik derinleşiyor. Kriz öncesinden bu yana açıkların baş aktörü ABD, fazlaların baş aktörleri ise; Çin, Japonya ve Hindistan gösteriliyordu.
Kriz öncesi ve baş gösterdiği süreçlerde ulusal ekonomiler büyüyordu ama bu büyümenin sürdürülebilir olmadığı bir yana, ne pahasına, nasıl ve hangi dengesizlikleri arttırarak büyüdüğü sorgulanmaya muhtaç orta yerde duruyor.
Tayip’in Türkiye büyüyor diye böbürlenerek açıkladığı rakamların gerçekliği elbette ki tartışma konusu ama kimlerden kimlere bu paranın geçtiği ve gerçekte kimlerin büyüdüğü, onlardan bu faturanın ödenmesinin istenmesi bakımından önemli.
Kriz, “serbest piyasanın yarattığı krizdir,” “neo liberal uygulamaların nedeni olduğu krizdir” söylemi doğrudur ama sadece doğrudur. Bu açıklama, krizin ceremesini çekenler ve çekecek olacaklar tarafından görünebilir ve anlaşılabilir olmaya yetmez. Ceremeyi çeken ve çekecek olanların refleks göstermeleri krizin görünür ve anlaşılır kılınmasıyla ve onu bilince çıkartmalarına yardımcı olmakla mümkün olur. Bu nedenle kriz emekçiler cephesinden sorgulanmaya muhtaçtır.
Sorgulamaya belki merkezdeki kriz, çevre ülkelere nasıl ve ne oranda bulaştığıyla başlanabilir.
ABD’nin krize yaptığı müdahalenin kapitalist sistemi nasıl etkileyeceği değerlendirilebilir.
Bu krizin ne kadarı devlete yani halka ödetildiği ve ödetileceği yaklaşık olarak belirlenebilir. Ve buradan da ceremeyi çekenlerle çekecek olanları bekleyenlerin ne veya nelerin olduğu ortaya çıkarılabilir. Bu sorgulamaya daha birçok madde elbette ki eklenebilir, eklenmeli de.