Krizler yeni teşviklerle fırsata çevrilecek

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, "Türkiye hem yapısal reformlarla, hem mali disiplinle, hem finansal disiplinle kendi içinden ortaya çıkacak bir kriz ihtimalini önemli ölçüde kontrol altına almış bulunuyor" dedi. Ekren, NTV'de katıldığı bir programda ABD'deki krizin Türkiye'ye et-kilerine ilişkin soruları yanıtladı. Ekren, bugün ise kamu sektöründe bilançonun düzgün olduğunu, eskiye oranla çok sağlam bir yapı gösterdiğini ve hatta üzeri kapalı bir mali kuralın şu anda uygulandığının söylenebileceğini kaydetti. Ekren, "Dolayısıyla mali sektör bakımından, yani kamu sektörü bakımından, bilanço açısından ciddi bir problemle karşı karşıya değiliz" dedi.

“EN KRİTİK KONU BORÇLULUK”

Ekren, üzerinde durulması gereken en kritik konunun borçluluk oranları olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Özel sektörün son yıllarda dışarıdan aldığı krediler miktarında artış var. Elbette bu paranın nerede kullanıldığı önemli. Elimizdeki veri ve bilgiye göre, daha çok yatırım malı ithalinde ve üretimde kullanıldığını söylemek mümkün. Bu açıdan bakıldığında başlangıçtaki borç stoku, dönem sonunda bir yatırım ve üretim olarak yansıyacaktır. Ama artan miktar döviz geliri ve döviz gideri dengesi oluşmadıysa bir risktir."

“CARİ AÇIĞA ODAKLANACAĞIZ”

Dış bilanço durumuna ilişkin bir soru üzerine Ekren, "Burada bir hassasiyetimiz var. İhracatımız giderek artıyor ama cari açık da artış trendinde. Burada dış ticaret dengesi içinde enerji dışı dış ticaret dengesine ve enerji dışı cari açığa baktığımızda sorunun çok fazla büyük olmadığını görüyoruz. Türkiye'nin kırılganlığının daha çok dış piyasalardan, dış konjonktürden geldiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle üzerinde odaklanacağımız ana konulardan bir tanesinin de cari açık olması lazım" dedi.

EKONOMİK HEDEFLERDE REVİZYON

"Türkiye dışarıdan gelen bir şokta bundan yarar mı, zarar mı sağlar?" diye soran Ekren, "Türkiye küreselleşme kalitesini artırmak zorunda. Sürecin kalitesini, küreselleşme entegrasyon derecesini artırmamız lazım. Burada önümüze gelen konulardan bir tanesi de üretim fonksiyonumuzu yeniden değiştirmeliyiz" dedi. Ekren, "Her gelen veride hedefleri değiştirmek yerine, orta vadeli programda koyduğumuz hedefleri belli bir süre daha koruyalım. Eğer gerekiyorsa 3. çeyrekten sonraki tabloya bakıp, düşünmek daha makul" yanıtını verdi.

Özel sektör yatırımlarına yeni teşvik

Nazım Ekren, krizin fırsata dönüştürülmesi ile ilgili olarak da şunları söyledi: "Türkiye'nin içinde bulunduğu konjonktürün bir kriz üretip, üretmeme ihtimalini... Bilançolara baktığımızda eskiye oranla korunaklıyız. Dolayısıyla kendi içimizden bir krizin üremesi ihtimali çok fazla değil. Eskiye oranla hem yapısal reformlarla, hem mali disiplinle, hem finansal disiplinle Türkiye kendi içinden ortaya çıkacak bir kriz ihtimalini önemli ölçüde kontrol altına alınmış bulunuyor. Türkiye şu anda kriz üretmeyen bir konjonktür dalgası içindedir. Bunun bize verdiği sinyal çok net. Türkiye konjonktürel bir süreçten, yapısal bir sürece geçiyor. Bu süreçte bizim bu krizi fırsata çevirebilmek için elimizde imkan var. Bunlardan bir tanesi özellikle özel tüketimi değil ama özel yatırımları artıracak bir teşvik sistemi ve bunu devreye koyacağız. Kamu yatırımları, altyapı yatırımları yoluyla hem özel sektör yatırımlarını tahrik etmek, hem de milli geliri artırmak mümkün. Burada GAP, DAP ve KOP ile İstanbul'un finans merkezi yapılması projesi de önemli."

Biz evimizin önünü 2001 krizinde temizledik

ABD'deki krizin ardından denetim ve gözetim eksikliğinin gündeme geldiğinin belirtilerek, bu çerçevede "Türkiye'de finans kesimi için denetim ve gözetiminin tek bir elde toplanması" şeklinde bir yaklaşımın bulunup, bulunmadığı sorusu üzerine Ekren, şu anda Türkiye için Amerika'nın yaşadığı boyutta ve şiddette bir krizin söz konusu olmadığını söyledi. Başbakan Yardımcısı Ekren, "Bunu zaten 2001 yılında çözmüştük. Önümüzdeki dönemde ABD'deki gelişmelere bakıp, dünyadaki yeni finansal mimarinin gideceği noktanın ipucları çıktığında Türkiye'nin de ihtiyaç duyduğu bir dönemde bununla ilgili inisiyatifi kullanırız. Ama şu anda finansal sektördeki finansal otoritelerin kendi kurumları ve piyasaları ile ilgili düzenleme ve denetleme yeteneğinin ve kalitesinin yüksek olduğunu ifade etmek gerekir" diye konuştu.